Bundan on bin yıl önce, avcılık ve göçebelikten yorgun düşmüş bir insan topluluğu Mezopotamya'da Fırat'la Dicle'nin kollarına sığındı. Hayvanları evcilleştirdi, toprağı ekip biçti, alet araç geliştirdi ve yerleşik hayata geçti. Bugün Urfa Göbeklitepe'de, Diyarbakır Çayönü'nde uygar insanlık tarihinin başlangıcına dair çok önemli kalıntılar eserler var. O insanlar, bugün aynı topraklarda, varlığını kanıtlamaya çalışan Kürtlerin atalarından başkaları değiller. Binlerce yıllık birikime sahip olan bu halkın tarihsel gelişiminden bağımsız düşünülemeyecek bir mutfak kültürü var. Ocakta neyin dumanı tüter, mutfakta ne pişer buna dair yazılmış sınırlı kaynaklar var. Bu kaynakları ve benim kendi araştırmalarım sonucu ulaştıklarımı daha fazla insanla paylaşabilmek için bu blogu oluşturdum.
Yeni neslin Kürt yemeklerini öğrenip pişirerek, hem yaşatması hem tanıtmasının önünü açmak istedim. Hem Kürt diasporasına hem de Dünya'nın farklı halklarına daha rahat ulaşabilmek için bu blogu Kürtçe, Türkçe ve İngilizce olarak hazırladım. Umarım ilerleyen süreçlerde başka dilleri de ekleyebilirim.
Yorumlarınızı, görüşlerinizi, önerilerinizi ve sizden gelecek tarifleri bekliyorum.
Şimdiden afiyet olsun!